14 Şubat 2011 Pazartesi

Mevlüt Kandiliniz mübarek olsun



Sevgililerin en yücesi Peygamber efendimiz Hz.Muhammet (S.A.V.) dünyamızı şereflendirdiği gece bu gece.Bir alıntı yaparak önemini anlatmak isterim.Keşke kelimeler yetsede yada bilgi dağarcığım yeterli olsa da alıntı yapmasam ama işte buyrun.Allah cümlemizin hayırlı dualarını kabul etsin.

Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili


Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Herşey mânâsız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü.

Ruhlar birşey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu.

O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhirzaman Peygamberi Hz. Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi.

İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen "Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı.

Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler?

Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler.

O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur" dediler.(1)

Bîr Yahudi İleri geleni Mekke'de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda,

- "Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?" diye sordu.

- "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler.

Yahudi, "Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum!

"Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kudsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi.

Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. "Bu gece Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammed koydular." haberini aldılar.

Ertesi gün Yahudiye vardılar:

"Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?" dediler.

Yahudi "Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?" dedi.

Onlar, "Öncedir ve ismi Ahmed'dir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi.

Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler.

Pegamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. Kendine gelip ayıldığı sırada,

"Ne oldu sana, yazıklar olsun" dediler.

Yahudi, "Artık İsrailoğullarndan peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da gitti. Artık Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı. Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir.

"Ey Kureyş topluluğu, ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir güç, kuvvet ve bir üstünlük verilecektir" dedi.(2)

Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya gelmeden görüp gördükleri çok manalıydı..

Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, "Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman 'Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım' de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver."

Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batiyi, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra'daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib'e anlatmıştı.(3)

Aynı gece Hz. Âmine'nin yanında bulunan Osman ibn Âs'ın annesinin gördükleri de şöyle:

"O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük."

Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:

"Hem Muhammed gelmesi oldu yakin

Çok alâmetler belürdi gelmedin"

Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi.

Dünyayı şereflendiren iki Cihan Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar.

Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu.(5)

Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi.

Aynı gece Kabe'de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü.

Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi.

Sava'da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü.

Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi.

Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah'ın izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır.(6)

İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.

Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.

Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin.

Kaynaklar:

(1)İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:60.
(2)A.g.e, 1:162-163.
(3)Taberî Tarihi, 2:125; İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:102.
(4)A.g.e., 1:102.
(5)İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:102.
(6)Bediüzzaman, Mektûbat,s:161,162.


Mehmet Paksu, Mübarek Gün ve Geceler, Nesil Yayınları

Ve nihayet ameliyat oluyorum...

Evet en sonunda ameliyat oluyorum, çok heyecanlıyım.Ve çoookk korkuyorum.Yarın sabah erkenden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi bölümüne yatıcam ve ameliyat süreci başlayacak.Endoskopik hipofiz tümörü ameliyatı olucam Allah izin verirse.Ameliyat değil ama anesteziye giripte uyanamamaktan çok korkuyorum.Elimde değil, korkuyorum.Aklıma gelen tek şey kızımın daha çok küçük olduğu.Büyütülecek bir ameliyat değil ama ben anesteziden çok korkuyorum... :((

10 Şubat 2011 Perşembe

Ananem


Canım ananem Asiye Çakır.Fotoğraftan da anlaşılacağı gibi saçı çok sever ve kendi saçına kıyıp kestirmez.Allah uzun ömürler versin ananem, Allah eksikliğini göstermesin.Senin için anlatılacak o kadar çok şey var ki kelimeler yetmez.Süpersin ananem :)

9 Şubat 2011 Çarşamba

Brezilya Fönü


İşte son zamanların gözdesi Brezilya fönü.Ben de araştırmaya başladım, tamamen zararsız, aksine saçı besleyici olduğu söyleniyor.Uzman Tv'de kuaför İlker Yavrutürk videolu açıklamalar yapmış.Kesinlikle tatmin edici ama şu kıvırcık saçlarıma yaptırmaya hala cesaret edemiyorum.Benim gibi merak edenler için devamı burada..

6 Şubat 2011 Pazar

Fikri Mühim'li NESFİT


 Eveeet, değerli Fikri Mühim'den Nesfit paketim de geldi.Ben zaten çok severim ama  ilk söyleyeceğim şey, uzun süreli kullanımda fiyatı yüzünden bütçeye biraz yüklenileceği olurdu.Tadı ise bana göre muhteşem zaten.Boğazına düşkün biri olarak zevk için bile arada tüketebilirim.Yarım yağlı sütle sabah akşam öğünlerinde bir kase yendiğinde ve egzersiz yapıldığında kesin sonuç alabilirsiniz.Doyuruculuğu da en önemli özelliği tabi.Şidetle tavsiye ediyorum ama fiyat açısından ikiz paket avantajı falan yapsalar iyi olur belki diye düşünüyorum.

2 Şubat 2011 Çarşamba

DEFNE JOY FOSTER ARTIK ARAMIZDA YOK !


Sabah kötü bir haberle güne başladım.Ben kendisini çok severek izlerdim.Defne Joy Foster artık aramızda yok.Malesef evinde ölü bulunmuş.İlk izlenimler astıma bağlı kalp krizi sonuçu ölüm olduğu.Allah kensine rahmet geride kalanlara sabır versin.O yolun başında, MİNİCİK BİR BEBEĞİ OLAN, GENÇ  KIPIR KIPIR, ÖLÜMÜN HİÇ YAKIŞMADIĞI BİR ANNE.Allah rahmet eylesin Defne...
+